Berlin: Gorillas Göçmen İşçileri Direnişte – Garip Bali

HomeManşetAlmanya

Berlin: Gorillas Göçmen İşçileri Direnişte – Garip Bali

Berlin: Gorillas Göçmen İşçileri Direnişte – Garip Bali

Corona ile birlikte artan talep dolayısıyla yatırım sermayesinin daha çok akmaya başladığı iş alanlarından birisi de dijital platformlarla organize edilen nakliyat hizmeti oldu.

Son yıllarda büyüyen paket nakliyatının yanı sıra, artık dijital işlemlerle siparişi verilmiş alış-veriş veya yemeğin çok kısa bir sürede nakledilmesi vaadiyle start-up diye adlandırılan firmalar mantar gibi çoğalmaya başladı.

Son zamanlarda ismi en çok duyulan bu tür firmalardan biri de Gorillas adlı firma oldu. Isminin artık kamuoyunda daha çok duyulur olması, yalnız yaptığı yoğun reklamlardan kaynaklanmıyor, daha çok, ezilen ve sömürülen işçilerinin yükselen direnişinden de kaynaklanıyor.

Gorillas son bir kaç yılda piyasa değeri 1 Milyar €’a yükselen gıdda maddelerinin naklini bisiklet sürücülerine yaptıran bir hizmet şirketi. Almanya genelinde bulunan 10.000 işçisinden 2000’i Berlin sokaklarında kimi zaman bozuk bisikletlerle 10-30 kilo yükü kaza tehlikesi atlatarak taşıyan, 10,50 €’lık saat ücretini hiç alamayan veya çok gecikmeli alan ve çoğunlukla göçmen işçilerden ibaret. Göçmen çalışanların büyük bir bölümü geçici ikamete sahip olmaları dolayısıyla güvencesiz koşullara sahipler. Bir kımsı süreli çalışma iznini kapsayan bir vize (Working-Holiday-Visum) ile Almanya’da çalışmaya gelmekte.

Besin gıdda nakliyatı yapan Gorillas firmasındaki kötü çalışma koşullarına, ücretlerin ödenmemesine, işten atılmalara, sendikalaşmanın engellenmesine karşı prostesto ve direniş giderek yükseliyor.

Örgütlenme

Aynı an ve mekanda olamamanın getirdiği dezavantaja rağmen işçiler protesto ve grev eylemlerini kimi zaman birbirinden habersiz bir şekilde de olsa gerçekleştiriyorlar. Fakat zamanla daha örgütlü bir yapı ve güce sahip olabilmek için işçilerin bir kısmı Gorillas İşçi Kollektifi (Gorillas Workers Collective, GWC) grubunda buluştular.

Son protestolarda bir GWC pankartı hep öne çıkıyor: “10 dakikadan daha az bir sürede örgütleniyoruz.” GWC’nin sözcülerinden Zeynepi, Berlin’de hala bilmedikleri birçok mağduriyet olduğunu açıklıyor. Ancak giderek daha fazla işarkadaşlarının endişeleriyle GWC’ye katıldıklarını da ekliyor. Zeynep, sağlam yapılar inşa etmenin ve aynı zamanda ülke çapında ve uluslararası iş arkadaşlarıyla ağ kurmanın GWC’nin şu anda üstesinden gelmeye çalıştığı görevlerden biri olduğunu söylüyor.

Grev ve Eylemler

Değişik kaynaklara göre Gorillas’ın Berlin’de bulunan bir çok deposunun (Warenlager, Warehouse) önünde Şubat, Haziran,Temmuz ve Ekim aylarında grevler gerçekleşti.

GWC aktivistleri 30 Haziran’da Berlin-Pankow’daki grevi tesadüfen öğrendiler. Sabah vardiyasında grevi başlatanlardan hiç kimsenin GWC ile herhangi bir teması yoktu ya da bir protestonun parçası olmamıştı.

Mücadelelerinin karakteristik bir yanı, yalnızca hızlı büyüyen bir Alman start-up’ında grev yapmaları değil, aynı zamanda işçilerinin güvencesiz bir sektörde vize gibi geçici bir ikamete sahip göçmen olmaları ve sendikalaşmalarının da engellenmesidir. Yaptıkları grevler de izinsiz grev (wilder Streik) sayılıyor.

Gorillas işçilerinin mücadelesinin yalnızca içeriği değil, biçimi de radikaleşiyor. 9 Haziran’da Berlin’de işten çıkarılmaya karşı yapılan grevden bu yana, işçiler sadece çalışmayı bırakmakla kalmadılar, aynı zamanda ilk kez şubelerin girişlerini de kapattılar.

Gorillas işçileri 1 ekim cuma Berlin’de üç ayrı mal deposunda ve 5 ekim salı günü de Steglitz deposunda, ücretlerin ödenmemesini, yasal dinlenme süresinin ihlal edilmesini ve koruyucu ekipman eksikliğini protesto etmek için süresiz greve gitti.ii Patron ise çalışma koşullarının iyileştirilmesi konusunda müzakere etmek yerine, salı günü grevcileri işten çıkarmaya başladı.

Ekim başında gelişen grevleri Gorillas’da çalışmış Duygu şöyle anlatıyor. “Bugün Bergmannkiez deposunda tüm çalışanlara haber verildi” dedi. Önceki iş yeri eylemlerine kıyasla, bu sefer Bergmannkiez’de çok daha iyi hazırlanmışlardı: Cuma günü, çalışanların yüzde 100’ü süresiz greve gitti. Firma merkezinden gelen yöneticiler, grevcilerin beş talebi hakkında pazartesi günü görüşecekleri söz verdiler. Ancak tek yaptıkları şey işçilerin depoya girişini engellemek için özel bir güvenlik servisi görevlendirmek oldu. Salı günü, birçok çalışan posta kutularında çıkış mektuplarını buldular. Diğerleri ise, gizli numaralardan aranarak işlerine son verildiğini öğrendiler. Duygu “Telefonda, çıkış nedeni olarak grevlere katılmanın açıklandığını’ söylüyor.

Adının bilinmesini istemeyen Şilili bir Gorillas işçisi “Bu olağanüstü bir şey değil” diyor. “2019’da Şili’deki neoliberal rejime karşı büyük ayaklanmalar sırasında neredeyse her gün barikatlarda durdum. Berlindeki grevlerde ters çevrilen bisikletlerin başında durmakla eylemin başarısı sağlanamaz.’ dedi.

Gorillas şimdiye kadar genellikle grevde yer almalarından dolayı toplam 350 işçi yazılı veya sözlü açıklamalarla işten atıldı.

Gorillas’da güvencesiz çalışanlar

23 yaşındaki Zeynep Karlıdağ, Aralık 2020’de Türkiye’den Berlin’e okumak için geldi. “Umutsuzca iş arıyordum, ama sadece Almancam yeterli olmadığı için reddedildim” diyor. Şubat ayında Gorillas firmasında işe başladı. Resmi şirket dili İngilizce’dir. Zeynep, sürücülerin çoğunun Latin Amerika’dan geldiğini söylüyor. Çoğu Arjantin ve Şili’den. Almanya, her iki ülkeden de 30 yaşın altındakilere sözde tatil çalışma vizesi (Working-Holiday-Visum) veriyor. Birçok genç için, Tatilde Çalışma Vizesi yurtdışında bir gelecek aramak için bir fırsat olarak kabul ediliyor. Ancak vize düzenlemelerine göre Arjantin, Brezilya, Şili ve Uruguay’dan gelen kişilerin aynı işverenle sadece altı ay boyunca “tatil işi” yapmasına izin verilmektedir. Çalışanların tahminlerine göre Gorillas’taki işgücünün yüzde 95’i de göçmen.

Almanya’da grev hukuku

Alman halen geçerli grev hakuku 1934’lere dayanıyor. GWC’ye göre, bir dizi çalışan, altı aydan fazla bir süredir Gorillas için çalıştıklarından dolayı haber verilmeksizin işten çıkarıldı. İşçilerin ise cevabı grev oldu. Yasaklı bir siyasi grev, çünkü bu grevler sadece şirketin uygulamalarına karşı değil, aynı zamanda birçok çalışanın muzdarip olduğu oturma izni hükümlerine de yöneliktir.

Almanya’daki kadar kısıtlayıcı bir grev hakkı yalnızca birkaç ‘demokratik‘ ülkede vardır. Yargı yetkisi bugüne kadar, Federal Çalışma Mahkemesi’nin ilk Başkanı Hans Carl Nipperdey’in 1934’ de verdiği karara dayandırılıyor. Bu karara göre yalnız sendikalar toplu sözleşme sırasında iş bırakma çağrısı yapabilir. Yani Almanya’da siyasi grev yasağı, 1934’te Nasyonal Sosyalistler için İş Kanunu’nun yazarlarından olan Nipperdey’in kararlarına dayanıyor.

Nazi döneminden kalma bu kararı ilk defa 1973 yıllında o deönemin misafir işçileri, örneğin Ford grevinde olduğu gibi, adı wilder Streik konulan grevlerle sorguladılar.

1973’te Ford’da çalışan yüzlerce Türkiyeli işçi işten çıkarmalara karşı sendika’nın onayı olmadan bir hafta boyunca greve giderek, izinsiz grev (Wilder Streik) yaptıkları gerekçesiyle devletin, politikacıların, polisin, sendikanın ve medyanın hedefi haline gelerek şiddetle bastırılan bir eyleme imza atmış oldular.

Sendikalaşma ve yetki konusunda kafa karışıklığı

Gorillas çalışanları, örgütlenmelerini bütün baskı ve zorluklara rağmen sendikalaşmaya çalışarak daha güçlü bir hale getirmek istiyorlar. İş konseyi (Betriebsrat), çalışanların çıkarlarını daha iyi temsil etmenin bir yoludur. 3 Haziran’da, mevcut grev dalgasından önce, çalışanlar Gorillas’ta iş konseyi seçimleri için bir seçim kurulu seçtiler.

Ancak bir iş konseyi tek başına çalışanların sorunlarını çözemez. Alman yasalarına göre, iş konseyleri işverenler “güvene dayalı ve işbirliği içinde” yasalara ve toplu iş sözleşmelerine uyulmasını denetleyebilir.

Daha iyi ücretler ve çalışma koşulları yasal olarak ancak toplu sözleşme ile gerçekleşebilir. Yani toplu sözleşme görüşmelerini yapacak bir sendikaya gerek var.

Şimdiye kadar, anarko-sendikalist (Freie Arbeiterunion, FAU) ve Alman Senkika Birliği‘ne (Deutsche Gewerkschaftsbund, DGB) bağlı Yemek-Tat-Restoranlar Sendikası (NGG, Gewerkschaft Nahrung-Genuss-Gaststätten) Gorillas işçilerine daha çok danışmanlık yaptılar ve yardımcı oldular.

Ancak iş konseyi seçimleri başladıktan sonra, ver.di sendikası, Gorillas‘ın iş alanının ticarete girdiğini söyleyerek çalışanlarını ancak kendisinin temsil edebileceğini söylüyor.

Grevlerle daha çok işçinin mücadeleye katılmasından güç ve morel kazanan aktif işçiler, yalnız çeşitli sendika bürokrasileri arasındaki rekabetten değil, aynı zamanda sırf DGB‘ye bağlı bir sendikanın federal yönetim kurulunun grevler hakkında karar vermesinden de endişe duyuyorlar. Ve dolayıyşa da mücadeleleri üzerindeki demokratik kontrolün ellerinden alınacağından kaygılanıyorlar.

Ekonomik açıdan bakıldığında, büyük sendikalar için Gorillas‘da sendika kurma değmez. Ücretler o kadar düşük ki, üyeler sendikaya sadece asgari aidat ödeyebilirler. Ayrıca süreli çalışma ve Zen Job gibi taşeron firmalar aracılığıyla çok sayıda geçici işçi de sorun olarak algılanıyor. Bir çok Gorillas çalışanının da hiç bir sözleşmesi yok.

Bir engel olarak ücret kaybı

Yarı zamanlı ve süreli çalışma yasasına göre, bir start-up olarak Gorillas, dört yıl boyunca sırf süreli iş sözleşmeleri düzenleyebilir. Örneğin Gorillas‘ın rakibi Flaschenpost, iş konseylerinden ve aktif çalışanlardan kurtulmak için bu yasadan faydalanarak iş sözleşmelerini yenilemiyor. Gorillas ise ekim aylarının ortalarına kadar böyle büyük bir karşı saldırıyı başlatmaya cesareti gösteremedi.

Birçok çalışanın artık canına tak demiş ve ayrıca benzeri bir iş bulamama kaygısını da taşımıyor. Sonuçta neyin doğru neyin yanlış olduğu yasalar ve yargılardan çok, güç dengeleri tarafından belirleniyor.

Şimdiye kadar grevlerin önündeki bir diğer büyük engel de ücretlerin ödenmemesi oldu. Bir gün ücret alamama çalışanları maddi sıkıntıya sokabiliyor. Onun için GWC 1 Temmuz’dan beri kendi grev fonu için bağış topluyor.

Berlin Dayanışma Yürüyüşü:

16 Kasım salı günü saat 17 Muskauerstr. (Kreuzberg)’den Hermannplatz’a (Neukölln) kadar.