AVRUPA’DA KADINA YÖNELİK ŞİDDET – Gülhan Sarıdoğan

HomeManşetAlmanya

AVRUPA’DA KADINA YÖNELİK ŞİDDET – Gülhan Sarıdoğan

Kadına yönelik fiziksel, cinsel, sözel şiddet üç aşağı, beş yukarı bütün ülkelerin sorunu. DSÖ’ nün (Dünya Sağlık Örgütü) 20018 -2020 arasında 161 ülkede topladığı verilere göre 700 Milyonun üzerinde kadın eşleri, eski eşleri ya da yakın akrabası tarafından şiddete uğruyor. Yani dünyada her 3 kadından biri tanıdığı ya da tanımadığı bir erkek tarafından cinsel, sözel, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalıyor.

Cinsel şiddete uğrayan kadınların büyük bir oranı toplum tarafından damgalanmak ve dışlanmak korkusuyla karşılaştıkları şiddeti açıklayamadıkları için, gerçek rakamların çok daha fazla olduğu tahmin edilmekte.

Almanya’da her 3 günde bir kadın partneri ya da eski partneri tarafından öldürülmekte, ağır yaralanmakta. Kadınların çoğu kendilerine inanılmayacağı düşüncesiyle polise gitmemekte.

(BKA) Federal Kriminal Dairesi’ nin İstatistik Kurumunun raporuna göre:[1]

Almanyada 2015 yılında toplam işlenen cinayet sayısı 281 Kişi 2015 yılında Bunların 135 ’i Kadın cinayeti
Almanyada 2016 yılında toplam işlenen cinayet sayısı 318 Kişi 2016 yılında Bunların 155 ’i Kadın cinayeti
Almanyada 2017 yılında toplam işlenen cinayet sayısı 342 Kişi 2017 yılında Bunların 147 ’si Kadın cinayeti i
Almanyada 2018 yılında toplam işlenen cinayet sayısı 252 Kişi 2018 yılında Bunların 122 ’i Kadın cinayeti
Almanyada 2019 yılında toplam işlenen cinayet sayısı 218 Kişi 2019 yılında Bunların 117 ’si Kadın cinayeti
Almanyada 2020 yılında toplam işlenen cinayet sayısı 245 Kişi 2020 yılında Bunların 139 ’u Kadın cinayeti

 

Yukarıdaki verilere göre her 5 cinayetten 4’ü kadılara yönelik.

İşlenen bu cinayetlerin çoğu kamuoyuna aile faciası, ilişki faciası diye yansıtıldığından dolayı toplumda yeteri kadar anlaşılmamakta. Bu nedenle de gerektiği tepkiyi toplayamamakta.

Kadına şiddeti uygulayan erkeğin tek çıkış noktası kadınlar üzerinde hakimiyet kurma eğilimi, fiziksel gücü elinde tutması, bir kadının kendi kaderini çizme hakkını elinden alması.

1949 yılında Alman anayasasına kadın ve erkek eşittir maddesi eklenmiş olsada gerçek bir eşitlik sağlanamamış.

Fransa’da 2020 yılında 102 kadın eşleri ya da eski partnerleri tarafından öldürüldü. Öldürülen her 5 kadından biri eşinden şiddet gördüğü için polise suç duyurusunda bulunmuş ama devlet tarafından korunamadığı için öldürülmüş.[2]

İtalya’da sadece 2020 yılından 8 Mart 2021 yılına kadar 125 kadın yine partnerleri veya eski partnerleri tarafında öldürülmüş. Basında yer alan haberlerde ise ölenden çok öldürülen kadınlar çoğu kez suçlanmış.[3]

Şiddete başvuran erkeğin eğitimi, sosyal statüsü kadına şiddet uygulamasını engellemiyor. Sokak ortasında ayrılmak isteyen eşini öldüren iyi eğitim almış koca da, “namus” diye karısını, kızını öldüren iyi eğitim almamış olan da ERKEK.

Türkiye, Sudi Arabistan, Afganistan gibi müslüman ülkelerde bunun üstüne bir de din eklenince kadın hak ve özgürlükleri ne devletin tepesinde ne de erkek egemen toplumlarda tanınmakta.

Son yıllarda savaştan, açlıktan kaçarak göç yollarına düşen kadınların uğradıkları fiziksel ve cinsel şiddetin boyutunu saptamak mümkün değil. Sığındıkları ülkelerde ucuz ev işçisi, seks işçisi olarak sömürülmeleri, küçük kız çocuklarının yaşlı erkeklere satıldığı bilinmesine rağmen bu kadınları koruyan hiçbir yasal düzenleme bulunmamakta.

Kadın cinayetlerinin 38% yakın partneri tarafından işlenmiştir. Bu cinayetlerin çoğu namus, töre, bilinmeyen nedenler gibi basite indirgenmeye çalışılmakta. Aile içi şiddet çoğu zaman aile içinde kaldığı için şiddeti uygulayanlara karşı hiçbir ceza kesilemiyor, kadın cinayetlerinin çoğu da cezasızlıkla sonuçlanıyor.

Şiddete uğrayan kadının ne yaptığı, ne giydiği, nereden geldiği sorgulanırken, kadınların bunu hak edip, hak etmediği tartışılıyor.

Kadınlar suçlanırken, katillerden mağdurlar yaratılmaya çalışılıyor. Şiddet, dinsel, geleneksel önyargılarla, cinsiyetçi politika ve yasalarla da destekleniyor.

Erkek egemen sistemlerde zar zor çıkartılan yasalar da yok sayılarak, ortadan kaldırılarak kadın cinayetlerine, aile içi şiddete adeta davetiye çıkarılıyor.

Birleşmiş Milletler ’in 1979 yılında hazırladığı kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın önlenmesi uluslararası sözleşmesi (CEDAW), 1993 yılında yine BM’nin kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması bildirgesi (DEVAW ) ve 2014 de yaklaşık 45 ülkenin imzaladığı İstanbul sözleşmesi derken kadınları koruyan onca yasalara rağmen kadınlar ölmeye devam ediyor.

Bütün ölümlere, baskılara, yok sayılmalara rağmen kadınlar yüzyıllardır mücadeleyi yükseltmekten, alanları doldurmaktan, haklarını zorla da olsa koparıp almasını bilmişler.

Dünyanın dört biryanindan kadınlar örgütlenerek, erkek egemen, dinci, faşist yönetimler karşısında susmadan dik durarak mücadele alanlarını terk etmiyor.

 

DuvarYazisi.Org

 

[1] https://de.statista.com/statistik/daten/studie/1100598/umfrage/polizeilich-erfasste-faelle-von-mord-in-deutschland/

[2] https://www.arte.tv/de/videos/RC-017952/frauenmorde-mangelnde-praevention-in-frankreich/

[3] https://www.stol.it/artikel/chronik/statistik-des-grauens-alle-frauenmorde-in-italien-auf-einen-blick