İnadına Barıştan Yana Olmak !…

HomeManşetAlmanya

İnadına Barıştan Yana Olmak !…

Rusya`nın Ukrayna’ya saldırmasının üzerinden bir yıl geçti. Savaş artık uzaklarda değil yeniden Avrupa kapılarına dayandı.
Bir yıldır Almanya Basını (bir iki muhalif basın hariç) Ukrayna’ya daha fazla silah gönderelim diyenlerin söz sahibi olduğu bir durumda. Neden? Niçin? Soruları yerini ne zaman, daha hangi silah ve mühimmat göndereceğiz tartışmalarının yapıldığı bir ortamda bir savaş yılını geride bıraktık.
Oysa 80`lı yıllarda Avrupa`da özellikle Almanya`da barış hareketleri kitleseldi ve çok güçlüydü.
İki kutuplu dünya vardı ikisi de atom gibi nükleer bombalara sahipti. Nükleer silahların imhası ve barış istemek, en popüler, en insanı ve doğru görülen bir istemdi.
Barış yürüyüşleri her yıl Paskalya’ ya denk geliyordu ve yüzbinlerce insan her şehirde barış için sokaklara çıkıyordu.

En görkemli barış yürüyüşü 9-10 Haziran 1982 yılında yapılmıştı. Dönemin başkenti Bonn’ da NATO zirvesine karşı 10 Haziran 1982 yılında 500 bin kişinin katıldığı barış yürüyüşü gerçekleşti. Amerika’nın Orta menzilli füzeleri Avrupa’ya yerleştirmesi önerisine karşı çıkılıyordu.

Barıştan bahsediyoruz, barışı istemek doğrumu yanlış mı tartışmasını yapmak dün çok çağdışı bir tartışmaydı.

1990‘lara yaklaştığımızda ‘’Sosyalist’’ blok dağılmış artık birçoğunun özlemi olan tek kutuplu dünyaya sahiptik. Barışı sağlamıştık herhalde ki barış yürüyüşleri devam etse de katılım azaldı. Yüzbinler yerini on binlere sonra binlere bıraktı.

Oysa savaşlar ve silahlanma bütün hızıyla devam ediyordu. Dönemin genç barış aktivistleri çeşitli partilere dağılmıştı ve 90‘lı yıllara geldiğimizde dünyada değerler değişmişti.
On yıllarca sürdürülen anti- komünizm propagandası toplumun kılcal damarlarına işlenmişti. Sol, sosyalist kesimler kitleler içerisinde taraftar bulması her gün biraz daha zorlaşmıştı.
Dünyanın başka kıtalarında sürdürülen savaşlar ve ABD- NATO güçlerinin tahribatları ABD‘nin Irak müdahalesi ile başlayarak savaşı bizlere televizyonlardan naklen izlettirdi. Savaş uzaktaydı biz savaş filmi seyrediyorduk. Almanya`da bulunan Amerika askeri üsleri üzerinden dünyanın bir çok ülkelerine askeri operasyonlar yapılıyor, İnsansız hava araçları ile siviller dahil insanların üzerine bombalar yağdırılıyor ve biz yaşadığımız ülkede keyfimiz yerindeydi.
Sistem, zamanın 68“lileri gibi 78`lilerinide içerisinde eritmeyi sınırlarının içine çekmeyi başarmıştı.

Sistem diyordu ki ya kurulan partilere katıl, ya da parti yasasına uygun partini kur sistemi sende yönetmeye aday ol kazanırsan senin de olur.

Parlamento dışında kalanlar zaten marjinal/ radikal diye adlandırıyorlar, egemen politika, medyası ile bu tür alternatif çalışmalara yaşam şansı bırakılmıyordu.

Kosova savaşı başladığında (28 Şubat 1998-11 Haziran 1999) eyvah savaş Avrupa kapılarına dayanmıştı. Dönemin barış partisi Yeşillerin hükümet ortağı olduğu SPD/Yeşiller, ilk olarak alman askerlerinin yurt dışına gönderilmesinin önü açılmış oldular.

Zaman geçti 2021 yılına gelinmişti.16 yıllık Angela Merkel dönemi sona ermişti ve kadere bakın ki yine SPD/ Yeşiller yanına Hür demokratları FDP‘yi de alarak iktidar olmuşlardı.

Rusya ile Ukrayna arasındaki çelişkiler batının ve NATO’ nun da desteği ile uzlaşmaz bir yola girmişti. 17-19 Şubat 2022 de Münih ‘de yapılan güvenlik konferansına Ukrayna başbakanı Zelenski de katılmış ve yaptığı konusmasında, Rusya’nın saldırması durumunda destek istemişti. İstisnasız salonda bulunan bütün devlet adamları ve kadınları Zelenski’yi ayakta alkışlamışlardı, arkandayız demişlerdi.

Güvenlik konferansından 5 gün sonra 24.Şubat 2022 de Rusya kendi değimi ile askeri operasyonlara başladı. Savaş başlamıştı ve savaş yeniden Avrupa kapılarına yaklaşmıştı.

Değerlerimize yapılan bir saldırıdır diyordu hükümet ve ana muhalefet Partisi CDU/CSU. Ne yapmak lazımdı elimizde ne var ne yok Ukrayna’ya göndermeliydik. Hangi ortak değerler kastediliyordu henüz anlaşılmış değil.

Bir ülkenin başka bir ülkeyi işgal etmesine karşı çıkmak elbette doğru bir tutumdur. Bunu ama veya fakatsız olarak buraya not düşerek devam edelim.

Savaş başladıktan sonra Almanya`da sürdürülen cadı avını hangi değerler ile nasıl açıklayacaklar merak konusu. İnsanlar iş dünyasında, sanat, spor alanlarında ve giderek gündelik hayatta Rus oldukları için dışlandılar.

Ya da savaşta NATO`nun rolünü sorgulayanların, savaş yerine diyalog, barış dilinin yayılmasını savunanların dışlandığı, Putin’ci olarak damgalandığı, konuşamadığı ülke haline geldi, Almanya.

Aynı durum Rusya’daki savaş karşıtları içinde farklı değil. Barış istemek suç olmuş. Meydan savaş isteyen şahinlere kalmış durumda. Barışın sesi kesilmek isteniyor. Barış yine çaresiz kalmıştı.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz savaş başladıktan hemen sonra parlamentoda yaptığı konuşmada bunun “bir dönüm noktası „olduğunu açıklayarak , alman ordusu için 100 milyar ek bütçe ayırdığını açıkladı.
Savaş birinci yılını geride bırakırken, iki taraftan da binlerce genç, canından oldu.
Merkezinde insan olmayanlar savaş çığırtkanlığı yaptıkça savaş endüstrisi ikinci dünya savaşından sonra ilk defa siyasi otoritenin büyük desteği ile üretimine hız kazandırmakta.

Demir çelik endüstrisi, Tank üretimini hızlandırmak için üretimini dönüştürmekte.
ABD dahil savaş endüstrisinin soğuk savaş döneminin sona ermesiyle, üretimi hafif silahlara yönelmesi sonucu ellerinde ağır silahların kalmadığını açıklamakta. Ukrayna‘ ya gönderdiği ağır silahlar nedeni ile ellerinde ağır silah rezervinin azaldığını, bunun için sanayiye ağır silah üretimi için dönüşüm yapmaları gerektiğini söylediklerini açıkladı.
Sanayinin seri üretime geçmesi için en az 2 ile 4 yıl süreceği söyleniyor.
ABD yetkilisi „sadece biz değil Avrupa sanayisinin de ağır silah dönüşümü yapması gerekiyor “belitmekte.

ABD şu anda ülke savunması için gerekli silahların dışında zorunlu olarak iki silah deposu bulunduğunu, bunların birisi İsrail de diğeri ise Güney Kore ‘de olduğunu, Ukrayna ‘ya ağır silahları ancak bu depolardan tedarik edecekleri basına yansıyan bilgiler arasında.

Miğfer le başlayan askeri yardım bir yılda Leopard II tanklarına kadar yükseldi. Savaş uçakları istemleri ile devam ediyor. (Polanya savaş uçaklarını gönderdığini açıkladı gerisi gelecek gibi görünüyor). Yakında tankları kullanacak asker, jetleri sürecek savaş pilotlarımız yok onları da gönderin denirse şaşırmamak lazım.
Yeni Savunma bakanı SPD’ li Boris Pistorius ayağının tozu ile Rammstein‘da ki Ukrayna-Müttefikler toplantısında, hava savunmasına dikkat çekmiş ve Leopard‘ların önemini vurgulamıştı.
Leopard 2 bugüne kadar 3500 adet üretilmiş dünyanın birçok ülkesine satılmış.

Avrupa ve NATO ülkelerinde bulunan Leopard II sayısı şöye:

Türkiye: 316
Yunanistan: 353
İspanya: 327
Almanya: 321
Finlandiya: 200
Polonya: 247
İsviçre: 134
Portekiz: 3 7
Avusturya: 56
Macaristan : 12
Danimarka: 44
Norveç: 52
İsveç: 120
Kanada : 82

Alman Leopard’ların gönderilmesi de yetmiyor Leopard mermileri azaldığı için şu anda Ukrayna savunması tasarruflu kullanıyor.

Katar ‘a satılan Leopard‘ları geri satın alıyoruz.

Alman Ordusunun emekliye ayırdığı 15 Leopard tankını,Münih’ li firma Krauss Maffei Wagner (KMW) alıyor ve tamiratını yapıyor. Dünya Futbol şampiyonası maçları Katar ‘da yapılacağı belli olduktan sonra, güvenliği sağlamak amacı ile Almanya`dan Leopard‘ları satın almaya karar veriyor. Dönemin Başbakanı Angela Merkel ‘in onayı ile bu 15 Leopard KMW tarafından Katar’a satılıyor.

Alman milli takımının Dünya kupasından elenmesinin ardından, alman dışişleri Bakanlığı, Katar’ daki 15 Leopardın mermilerle birlikte Ukrayna için tekrar satın alınması konusunda temaslara başladığı, Süddeutsche Zeıtung’da yer aldı.

Leopard ve mermilerinin aciliyeti, mermi sıkıntısı çekilmesi, Rheinmetall’ ın İsviçre ‘de tank mermisi üretimi yapan şirketi, İsviçre’nin tutumu yüzünden mermi yollayamıyor olmasi olarak aciklanmakta.

Bu arada Rheinmetall borsa değeri yüzde 150 değer kazanmış ve Dax‘a girmiş durumda.

Dünya`da yeni bir paylaşım savaşının yaşandığından bağımsız olarak ele alınmaması gereken Ukrayna savaşı daha birçok gelişmeye gebe.

Bir yandan teknolojinin geldiği aşamada gerekli olan hammadde kaynaklarına, diğer yandan gıda ve su rezervlerine sahip olmak için amansız bir mücadele sürmekte.
Sermaye veya diğer ismi ile Emperyalist/kapitalist sistem birbiri arasındaki amansız paylaşım kavgasını sürdürürken, gezegenimiz Dünyayı yaşanmaz hale getirircesine tahrip etmekte.

İtiraf etmeliyiz ki hiçbir zaman bugünkü kadar karamsar olmamıştık.

Ama umudu elden bırakmamak gerekir. İnadına barış istemek için sokaklara çıkmalı. Gezegenimizi bu gözü kar hırsı bürümüş canavarların elinden kurtarmak için mücadele etmeliyiz.
Tek amacı karlarına kar katmak olan Kapitalist sistemden kurtulmadığımız sürece ne savaşlar biter ne de yaşanabilir bir doğaya sahip olabiliriz.
Savaşa ayrılan milyarlar eğitime, sağlığa, doğa korumasına, gelir eşitliğine harcandığı, eşit özgür bir dünya için mücadele etmekten başka çaremiz yok.

Nürnberg/ Ali Şahverdi

Not: Paskalya’ya denk gelen barış yürüyüşleri, Almanya’nın 120 kent ve kasabasında olacak. Bir çok ilde başlayan yürüyüşler Pazartesi gününe kadar devam edecek.
Geniş bilgi için: www.friedenskooperative.de