Sachsen-Anhalt seçimleri ve düşündürdükleri

Sachsen-Anhalt seçimleri ve düşündürdükleri

6 Haziran pazar günü, Almanya‘nın 5 doğu eyaletinden biri olan Sachen-Anhalt‘da eyalet parlamento seçimleri gerçekleşti. Bu seçim Eylül 2021‘de olacak Federal Meclis (Bundestag) seçimlerinden önce yapılan son seçim olması nedeniyle ayrı bir önem taşımakta.

2021 yılı Almanya için bir seçim yılı olarak kayıtlara geçiyor, çünkü toplamda 5 eyalet ve federal seçimleri gerçekleşmiş olacak. Federal parlamento seçimlerinin olduğu 26 Eylül günü Berlin, Mecklenburg-Vorpommern ve Thüringen‘de de seçimler olacak.

Sachsen-Anhalt seçimleri federal seçimlerinin nasıl sonuçlanacağına ilişkin çok büyük ip uçları sunmazsa da kimi eğilimleri yansıtıyor olmasından dolayı incelenmesinde fayda var.

Sachsen-Anhalt seçimleri

6 haziran seçimine 1,8 Milyon seçmenden yalnız % 60‘u katıldı. 5 sene önce yapılan seçimdeki katılım oranına göre pek bir değişiklik yok.

Anket ve yorumlara göre Hristiyan Demokrat CDU ve ırkçı-faşist AfD‘nin baş başa gideceği bekleniyorken, beklenin aksine AfD oylarını % 3,4 kaybederken, CDU oylarını %7,4 artırdı.

AfD oylarının sınırını görmüş oldu, CDU ise sağcı oyları yine kendi bünyesinde barındırmayı başarabildi.

%5 barajını aşarak Eyalet Parlamentosuna girebilen 6 partiden DİE LİNKE, SPD ve Yeşillerin her birinin %10 civarında oy alacakları bekliniyorken, bunlardan yalnız DİE LİNKE %10‘u aşabildi.

Yine de en çok kaybeden partilerden biri DİE LİNKE oldu. Son seçimlere göre (2016) %3,5 kaybeden DİE LİNKE, 2011‘e göre ise oylarının yarısını kaybederek %11‘e düştü. DİE LİNKE‘nin bu kadar oy kaybına uğramış olması halkın sorunlarına yeterince kulak verilmediğinin ve halkın beklentilerini ifade etmekte yetersiz kaldığının göstergesi olsa gerek.

Sachen-Anhalt eyaletinin Koalisyon ortağı Yeşiller oylarını çok az bir derece yükseltebilirlerken, SPD‘de Almanya genelinde son yıllarda yaşadığı düşüşü Sachsen-Anhalt seçimlerinde de %2,2 lik bir kayıpla devam ettirdi.

Bu seçimlerde belirgin olan tablo şu: CDU‘u gücünü pekiştirirdi, AFD ve DİE LİNKE kaybetti.

2016 seçimlerinin sonucu, AFD‘sız bir koalisyon olarak CDU, SPD ve Yeşillerden ibaret (siyah-kırmızı-yeşil renklerinden dolayı) Kenya koalisyonu olarak adlandırılan bir seçenek doğurdu. Kendine demokratım diyen partilerin, ırkçı ve faşist bir partiyle işbirliği yapmaması gerektiği kamu kanaati, CDU‘yu da AfD‘den uzak tuttuysa da, aslında CDU‘nın kimi önde gelenleri, AfD ile işbirliği yönündeki isteklerini ifade ettiler. Fakat bunun daha henüz erken olduğun düşünen parti merkezi ve Sachsen-Anhalt eyalet başkanı ve Haseloff bu yöndeki istemleri geri planda tutmayı tercih etti. Fakat CDU‘nun önümüzdeki yıllarda AfD‘le ile işbirliği yapmayacağının garantisi yok. Düşünce ve politik çizgi açısından AfD‘den çok uzak değiller.

AfD‘nin milliyetçi duyguları, göçmen ve mültecilere karşı olan önyargılarla birlikte kullanması, kaygılı halkın derdini ifade eden bir partiymiş gibi demagojik propagandası karşısında bütün diğer düzen partileri, AfD‘ye karşı bir cephe oluşturma havasını estirseler de aslında daha da gerici-ırkçı politikalar gütmeye devam ettiler.

Yani sonuçta AfD‘nin oyları sağa kaydırması, diğer partilerin politikalarını da sağa kaydırdı.

Alternatif bir düzen için mücadele veren güçlü bir seçeneğin olmadığı bir durumda , seçimler ancak düzeni meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramamakta.

Almanya‘nın dünyaya örnek demokratik bir sosyal devlet ülke olduğu iddiası, şu gerçekler gizlenerek ifade edilmekte:

Almanya‘da milyonlarca insan yoksulluk sınırında yaşamakta,

Almanya başka ülkeleri sömürerek toplumunun bir kesimine göreceli bir refah sunabilmekte,

Almanya‘da devlet destekli ırkçı-faşist cinayetler yaşanmakta

ve

Almanya 10 Milyona yakın insana seçme seçilme hakkı tanımamakta.

Bu nasıl bir demokrasi anlayışı, anlamak mümkün değil. Ama asıl üzerinde durulması gereken soru ise, bu yalana inananların sayısının neden halen yüksek olduğudur.

 

Bu sorunun cevabını alternatif bir düzen için verilecek mücadele çerçevesinde bulmak gerekiyor.

Garip Bali/Haziran 2021/Berlin