Birgün yazarı Erk Acarer’e Berlin`de yapılan saldırının düşündürdükleri. Sedat Erbay

HomeManşetÖrgütlenme

Birgün yazarı Erk Acarer’e Berlin`de yapılan saldırının düşündürdükleri. Sedat Erbay

Geçtiğimiz günlerde Berlin`de gazeteci Erk Acarer`e yapılan saldırının Almanya`da yaşanması önümüzdeki dönemde Avrupa`da türkiyedeki gibi muhalif kesimlere yönelik olası gelişmelerin`de habercisi anlamına geliyor. Son yıllarda özellikle Almanya`da  Türkiye bağlantılı gerici- faşisit örgütlenmelerin yaygınlaşması  almanyadaki çeşitli yayın organlarında sık sık konuşulur hale geldi. Birgün yazarı Erk Acarer`e kapısının önünde 3 kişinin “Yazmayacaksın“ tehtidi ile yaralanmasına sebep olan saldırının AKP- MHP ve onların uzantıları tarafında gerçekleşmiş olması şaşırtıcı olmayacaktır. Türkiye`de sesini çıkaran tüm muhalif seslerin üzerindeki baskı ve terörün artık sıradanlaştığı bir dönemde bu gelişmelerin Avrupa`ya da sıçraması son derece doğal bir gelişme olarak uzun bir zamandır zaten bilinmekteydi. 80`li yıllarda ciddi örgütlenmeleri olan Türkiye`li Sol, Sosyalist çevrelerin 90`li yılların başından itibaren örgütlü yapılarının büyük oranda dağılması ve marjinalleşmesi Türkiye`den destekli AKP-MHP li gerici faşist örgütlenmelerine gözle görülür alanlar açtı. Bu çevrelerein örgütlenmesi ve kurumlaşması  sadece türkiyedeki iktidarın sunduğu  olanaklarla sınırlı değildir.

Türkiye`deki AKP rejimine her dönemde desteğini hiç eksiltmeden sürdüren Merkel hükümetidir.(Hıristiyan Demokratik Birlik CDU ve Alman Sosyal Demokrat Partisi SPD Koalisyonu) Türkiye`deki Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı çalışan Almanya`daki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği DİTİB`in Almanya genelinde 900`den fazla camisi bulunmakta. Bu camilerde binden fazla çalışan doğrudan Ankara`dan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gönderilen imamlardan oluşmakta ve maaşlarıda doğrudan diyanet tarafından ödenmekte.  Almanya devleti bu kurumu göçmenler konusunda hep muhatap olarak almakta aynı zamanda bu kuruma şimdiye kadar milyonlarca Euro ödenek ayırmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda  doğrudan AKP iktidarı ile bağlantıları ayuğa çıkan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği DİTİB`e 2016 yılında ödenen yardım 3,27 Milyon Euro, bu rakam 2017 yılında 1,47 Milyon Euro tutarındadır.

2018 yılında DiTiB bünyesinde çalışan imamların Almanya`da doğrudan Ankara ile bağlantılı casusluk faaliyetleri sürdürdükleri ve almanyada yaşıyan AKP muhalifleri hakkında Türkiye`ye düzenli bilgiler gönderdikleri „Alman İstikbarat Teşkilatı“ tarafından tespit edildi. Bu sebeplerden dolayı 2018 yılında Alman devleti tarafından DİTİB`e yapılan yardımlar % 80 oranında kısıtlanarak 297,500 Euro`ya düşürüldü. Dini görevli olarak Almanya`ya gönderilen binlerce imamın doğrudan casusluk faaliyetleri yaptıkları tespit edilmesine rağmen bu kurumun faaliyetlerinin durdurulması yerine sadece devletten aldıkları yardımların kısıtlanmasıyla yetinildi.

2016 yılında alman ZDF televizyonunda yayın yapan Frontal 21 ve “Stuttgarter Nachrichten”  gazetesinin yaptığı araştırmalarda halen AKP milletvekili olan Metin Külünk`un şu anda Almanya`da yasaklanan “Osmanen Germania“ isimli fasist çete örgütlenmesinin oluşumunu bizzat desdekeldiği yöneticilerine mali destekte bulunduğunu ortaya koymakta. Hatta polisin çete mensuplarına 2016 Mayıs`ında yaptığı operasyonda ele geçirilen Typs Skorpion marka otamatik silahında bu paralarla alındığı iddia edilmekte.[1]

“Osmanen Germania“ (Almanyalı Osmanlılar) gurubu,[2] Nidersachsen Kriminal Dairesi`nin  arştırmalarna göre 2014 yılının sonlarında Frankfurt Am Main  şehrinde kurulmuş. Ağırlıkla boks kulüplerinde örgütlenen Motorsikletli gurup Alman istikbaratının listesinde aşırı milliyetçi, uyuşturucu ticareti ve beyaz kadın ticareti yapan bir çete örgütü olarak tanımlanmakta. Bu sebeple`de Almanya İç İşleri Bakanı Seehoffer tatafından 2018 yılında 1500 üyesi olduğu tespit edilen “Osmanen Germania“ gurubunun faaliyetleri Almanya`da yasaklandı.

28.03.2018 tarihinde Stuttgart  Eyalet mahkemesinde yargılanan sekiz “Osmanen Germania“ yöneticisine yüklenen suçlar; Cinayet, Uyuşturucu ticareti, Beyaz kadın ticareti, Tehdit, Özgürlüğü kısıtlama, Zorla alıkoyma gibi suçları içermekte.[3] „Osmanen Germania“ gurubu aynı zamanda AKP ve MHP nin almanyadaki uzantısı olan Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu (ADUTDF)`nun yaptığı mitinglerin güvenliğinide sağlamakta.

AKP milletvekili olan Metin Külünk`ün “Osmanen Germania“ gurubu yöneticisi ile dinlenen bir telefon görüşmesinde kürtleri ve muhalifleri kastederek; “ Onların kafalarını sopalarla kırın ve bunların resimlerini video`larını çekip Türk devletine gönderin`ki diğer Erdoğan`ı eleştirenlerede görsün, ibret alsın ve korksun“deniyordu. [4]

Türkiye`de kontrgerilla içerisindeki çatışmaların dışa vurmasıyla ortaya çıkan kargaşa sonrasında rabia ve bozkurt işaretleriyle cumhur itifakının adeta sembolü haline gelen Sedat Peker`in  açıklamalarıyla Almanya`da da Türk „derin devletinin“ ne kadar kapsamlı bir örgütlenme içerisinde olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Kontrgerilla`nın bir kesimi tarafından devre dışı bırakılan Sedat Peker`in itiraflarıyla AKP- MHP iktdarının,  devletin bütün kurumlarıyla avrupadaki faşist örgütlenmeleri maddi ve manevi olarak nasıl desteklediklerini birkez daha gösterdi.

Bir taraftan AKP ye bağlı UETD örgütü (Avrupalı Türk Demokratlar Birliğ), konsolosluklar, MİT, DİTİB ve “Osmanen Germania“ türü faşist çete örgütlenmeleri, Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu (ADUTDF)`gibi MHP uzantısı fasit örgülenmelerle Avrupa`daki muhalif kesimlere yönelik sindirme polikalarının artması kapsamlı anti kapitalist içerikli bir anti faşist mücadelenin örgütlenmesinin önemini bir kez daha ortaya çıkardı.

Aynı zamanda Almanya`daki NSU çinayetlerinde`de görüldüğü gibi Alman”derin devletinin`de” faşist ırkçı örgütlenmelerle olan ilişkileri artık tartışma götürmeyen bir gerçek olarak son yıllarda sık sık gündeme geldi.[5] Türkiye`de oldugu gibi devlet icerisindeki Kontrgerilla tarzı örgütlenmelerin benzerlerinin  avrupada`da var olduğu ve bu örgütlenmelerin uluslar arası düzeyde bir birleriyle olan ilişkileri çeşitli araştırmalarda gündeme getirildi.[6] Kuşkusuz bu alanda daha kapsamlı araştırmaların yapılmasına büyük ihtiyaç bulunmaktadır.

Tüm gelişmeler Berlin`deki Birgün yazarı Erk Acarer`e yapılan saldırı gibi önümüzdeki dönemde`de muhalif kesimlere yönelik benzeri eylemlerinin devam edeceğini göstermekte. Buda sadece hukuksal bir hesaplaşma talebiyle yetinen değil, almayadaki ırkçı faşist gelişmelere`de karşı (kurumsal ırkçılık ve Neo Nazi`lerle mücadele) buraya yönelik tabanda oluşturulacak ortak örgütlenmelerin yaratılmasıyla mümkün olacaktır. Buda ancak”kafasıyla ve ayaklarıyla“ burada olan örgütlenmeler ve sokakta sürdürülecek mücadelelerle mümkün olacaktır.

[1] https://www.zdf.de/politik/frontal-21/osmanen-germania-104.html

[2] https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2017/12/25/almanyadaki-turk-milliyetci-intikam-grubu-osmanen-

[3] https://www.stuttgarter-nachrichten.de/inhalt.verfassungsschutz-osmanen-germania-werden-nicht-ueberwacht.3450e2b1-55b6-4202-be0c-d65a67e31907.html

[4] https://www.zdf.de/politik/frontal-21/osmanen-germania-104.html

[5] https://odatv4.com/iste-almanyanin-inkar-ettigi-derin-devlet-01081850.html

[6] href=”/almanyanin-bilinen-sirri-bitmeyen-irkci-kiyimlar-haci-akif-cengiz/