Ekonomik krizin suçlusu göçmenler mi? – Ali Şahverdi

HomeManşetAlmanya

Ekonomik krizin suçlusu göçmenler mi? – Ali Şahverdi

Ekonomik durumlar kötüleştikçe toplumun en zayıf halkası olan göçmenler hedef alınmakta.

Bild gazetesi perşembe günü (17.11.22) manşetten “1,8 milyon yabancı Harz IV alıyor” başlığı ile çıktı. (Sayıları bir milyonu bulan Ukraynalıların gelir gelmez Harz IV hakkına sahip olmasını göz önünde bulundurursak, manşetin ne kadar aptalca olduğunu tahmin edebilirsiniz. Fakat Bild okuyucusunu bu detay ilgilendirmiyor.)

Ana haber bültenlerinde, „Belediyelerin mültecileri barındıracak yeri kalmadı kapasite doldu“ haberleri sıkça verilir oldu.

Geçtiğimiz pazartesi (14.11.22) İngiltere içişleri bakanı Suella Braverman Paris`de Fransa iç işleri bakanı Gerald Darmanın ile bir anlaşma imzaladılar.

Anlaşmaya göre Birleşik Krallık, Fransa`ya yılda 80 milyon Euro ödeyecek. Karşılığında Fransa, Manş denizi (İngiliz kanalı) üzerinden İngiltere’ye kaçak geçmek isteyen göçmenleri engelleyecek. Şimdiye kadar kanalda görev yapan 200 güvenlik elemanının sayısı 300‘e çıkartılacak. Ayrıca bir ingiliz yetkili de Fransanın Calais kentindeki kontrol merkezinde görev yapacak.

Geçtiğimiz haftalarda, bu yıl içerisinde 40 bin kişinin kanal üzerinden İngiltere ‘ye geçtiği açıklanmıştı.

Geçtiğimiz yıl (24.11.2021) Manş denizini aşıp İngiltere’ye ulaşmaya çalışırken 3‘ü çocuk 27 kişi boğularak can vermişti. Eğer İngiltere’ye güvenilir bir geçiş yolu bulunamazsa Manş Denizi de Akdeniz gibi göçmen mezarlığı olmaya devam edecek.

Basına yansıdığı kadarıyla, İngiltere önümüzdeki yıl Manş Denizi güvenliği ve göçmen geçişlerini konuşmak üzere Fransa’nın katıldığı bir konferans düzenliyor.

Asıl amaçları göçmenlerin Manş Denizi kıyılarına gelişlerini önlemek. Bunu da Afrika’da kurmak istedikleri merkezi mülteci toplama kampı ile gerçekleştirmek istiyorlar.

İngiltere aslında Birleşmiş Milletler mülteciler Yüksek Komiserliği’nin verdiği sayılara göre mülteci barındıran ülkeler listesinin gerilerinde yer almakta.

Listeye göre: içinde olduğumuz 2022 verilerine göre Türkiye 3,7 milyon, Almanya 2,2 milyon kişi olmak üzere en fazla mülteci barındıran ülkelerin ilk sıralarında yer alırken, İngiltere 232 bin kişi barındırarak Avrupa ülkeleri olan Polanya, Fransa, Çek cumhuriyeti, İsveç, İspanya, Avusturya gibi ülkelerin altında yer almasına rağmen mülteciler üzerinden yoğun kışkırtmalar yapılmakta.

Avrupa kendi kalesini, karadan tel örgülerle duvarlar örerek ve  Akdenize sınırı olan ülkelerin deniz kuvvetleri ile korumaya alıyor. Avrupa birliği sınırlarını 2005 yılında kurulan Frontex güvenlik örgütü ile hem karadan hem denizden  göçmenlerden korumakta.

……..

İtalya`da iş  başına gelen sağcı-faşist Giorgia Meloni, Akdenizde mültecileri kurtarmak için görev yapan sivil kurtarma gemilerinin limanlarına  yanaşmasına izin vermedi. Fransa mültecilerin bir kısmını kabul etti fakat gelen mültecilerin Avrupa Birliği ülkeleri arasında dağıtılmasını istiyor. İtalya ile Fransa arasında göçmenler konusunda beliren gerilim 2015 de olduğu gibi yeniden AB ülkeleri arasında sorun olmaya gebe gibi görünüyor.

Meloni, gelir gelmez seçmenlerine verdiği sözü tutmak için kolları sıvarken, Akdenize kıyısı olan ülkeler Yunanistan, Malta ve Kıbrıs`tanda destek görüyor. Meloni`ye göre “biz sınırlardan girişi önleme görevini yapalım göçmenleri başka AB ülkeleri alsın.” Sivil kurtarma gemilerinin limanlara yanaşmasını önlemek istiyor.

27 AB ülkesi içişleri bakanları 8 Aralık’ta bir araya geleceklerdi fakat aktüel durum dikkate alınarak haftaya olağanüstü görüşme planlanıyor.

Avrupa Birliği ülkeleri arasında kamuoyu önünde iki ülkenin kavga etmesi şu anda birliğin en çok istemediği bir şey.

Bir yandan deniz yoluyla Avrupa‘nın kara parçasına ulaşmaya çalışan göçmenler AB’nin kurduğu güvenlik birimi Frontex tarafından “Pushback” yapılarak denizde kaderleri ile baş başa bırakılmakta.

Diğer yanda Balkanlar üzerinden gelmeye çalışan göçmenleri engellemek için rota üzerinde bulunan ülkeler adeta tehdit edilmekte.

Görünen o ki, Avrupa ülkeleri (İngiltere dahil) gelen göçmenler arasında, hizmet sektöründe ve diğer iş kollarında var olan eleman açığını kapatmak için gerekli olanları alıp önemli bir kısmını geri yollayacak.

Önümüzdeki yakın süreçte AB ülkelerinde göçmenler politikaları sertleşecek gibi görünüyor.

İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz sağ faşist yapılanmaların yabancı düşmanlığı üzerinden yükselişe geçmesine olanak sağlamakta.

İtalya’da Meloni’nin başarısı diğer AB ülkelerindeki sağcı partilere ilham kaynağı oluyor.

Sol ise göçmenlerin neden ülkelerini terk etmek zorunda kaldıklarını doğru analiz etse de ne Avrupa’da yerleşik hayat sürdüren göçmen kökenlilere ne de yerli halka anlatma araçlarına sahip değil.

Halk, sistemin krizinin yükünü taşırken doğanın tahrip edilmesinde en büyük payı olan fosil enerji şirketleri karlarına kar katmaktalar.

Sadece bu yılın ikinci üç ayında (ikinci çeyreğinde) altı petrol ve gaz şirketi: Exxon ,Chevron, BP, Shell, Total ve Repsol  57,2 milyar dolar kar yaptıkları açıklandı.

Sadece üç ay içerişnde 57,2 milyar dolar…..

Sonra Dünya iklim zirvesi yapılsın, G7 ler toplansın, olmadı G20 ler bir araya gelsin….

Hep geliyorlar ve durum değişmiyor.

Kara dayalı kapitalist sistem olduğu sürece bir avuç azınlık olan zenginler daha fazla zengin, gezegenimiz dünyanın 8 milyara ulaşmış sakinleri daha da fakirleşmeye devam edecek.

DuvarYazisi.Org

Fotoğraf kolajı: DuvarYazisi.Org