Almanya‘da seçim sonuçları ve düşündürdükleri – Hacı Akif Cengiz 

HomeManşetAlmanya

 Almanya‘da seçim sonuçları ve düşündürdükleri – Hacı Akif Cengiz 

26 Eylülde Almanya da yapılan seçimler toplumun içinde yaşadığı sorunlara  herhangi bir çözüm üretmedi. Tersine var olan sorunlari büyüterek geleceğe erteleyecek sonuçlar üretti.
16 yıldır Merkel döneminde yönetilmeyip idare edilen Almanya da; isçiler, işsizler, emekliler, maaş ile geçinen herkes derin bir yoksulluğa sürüklendi. Yaşanan ekonomik krizin bütün faturası emekci sınıflara çıkarildi.
Çok uzun zamandır halkta sorunlarının çözüleceğine dair inancin yok olması nedeni ile seçimlere katılım meşruiyet sorunu yaratacak düzeylere düştü. 26 Eylülde yapılan seçimlerde bir önceki seçimden %1 artarak %76 düzeyinde kaldı. Oy kullanma hakkına sahip olanların %25 sandığa gitmedi. Seçmenlerin %12 sini oluşturan göçmenlerin Alman vatandaşı olmadıkları için bu seçimde’de utanılası politik bir tercihle oy kullanmalarına izin verilmedi(Almaya’da yaşayan nüfusun % 26’sı göçmenlerden oluşmakta). Yani toplumun %37 sinin seçimlerde oy kullanma ve seçilme hakkı yine yoktu. Böylelikle seçimlerden sonra tartişılan tüm hükümet seçenekleri toplumun sadece %30 ile %35 ini temsil edeceği anlamına gelmektedir. Bu temsil düzeyi ve kurulması muhtemel hükümetin niteliği gereği, işçi, işsiz, yoksul kesimler zorlayıcı bir mücadele içinde olmazsa hiçbir sorunları çözülmeyecektir. Kazanan tekelci sermayedir. %1 dir.
2021 seçimlerinde SPD 25,7 CDU/CSU 24,1 Yeşiller 14,8 FDP 11,5 Die Linke 4,9 AfD 10,3 Diğerleri 8,6 oranlarında oy aldılar[1].

Sol Parti hariç olmak üzere diğer partiler arasındaki fark programatik değil nüans düzeyindedir. Bu partilerin hepsi :
– ABD öncülüğünde kurulan ekonomik- siyasi-askeri ittifakların destekcileri ( hepsi NATO ile  politik ve stratejik ittifakın olazsa olmaz savunucusu )
– Askeri-Sinai komleksinin (Silah sanayinin) sözcüleri, bölgesel savaşların destekcileri
– Sermayenin neo liberal saldırı proğramının savunucusu ve uygulayıcıları
– Kamunun çikarından değil sermayenin çıkarından yanalar
– Rusya ve Çin karşıtlığında aynı çizgideler
-Faşişt diktatörlere karşı hoşgörülüler ve destekciler (Merkel-Erdogan ilişkisi)
Bu partiler kimi sağda,kimi solda ya da “yeşil” diye nitelendirilseler de sermayenin siyasal proğramının sözcüleridir.
CDU/CSU, FDP Alman tekelci sermayesinin rafine temsilcileri olarak siyasal iklimi belirlemekte ve ona çerçeve oluşturmaktalar. FDP aldığı oy oranı ve cüssesinden geniş işgal ettiği yer nedeni ile “tayin edici” konumundadır. FDP eliyle tekelci sermaye hangi hükümet biçimi olursa olsun dolaysız yapıcı ve yıkıcıdır. Tekelci semaye, FDP aracılığı ile orta burzuvazinin orta ve alt kesimlerini kendi programına eklemledi. O kesimden gelebilecek eleştiri ve muhalefeti bir süreliğine de olsa engellemiş oldu.
Türkçe de bir deyim vardır,”ayinesi iştir, lafa bakilmaz” diye. Bu deyim SPD ve Yeşiller bügünkü durumunu özetliyor.
Bu iki parti hükümet olduklari 1998-2005 yilları arasında neo libarel sermaye saldırısının en kapsamlısını gerçekleştirdiler. Almanya işci sınıfı ve ezilenler tarihsel olarak mücadeleler ile aldıkları ekonomik-sosyal siyasal haklarının tümüne yakını kaybettiler. Agenda 2010 adlı programla iş güvencesi yok edildi. Esnek ve kısa çalışma, kısa süreli iş akitleri, fazla mesailer, kitlesel işten atmalar, Leih(taşeron) firmalar yeni dönemin temel biçimleri oldular. Işsizlik sürelerinin,sosyal yardımların kısıtlanması, 1 euro (1 euro Job) saat ücretli modern kölelik biçimlerinin icadı bunların hükümet zamanında oldu. Normalde Almanya da bu çapta bir saldırı yoğun direnişle karşılaşır yapamazlardi. Bu iki parti toplumsal alğıdan dolayı  toplumsal direnci kolay kırdılar.
Yine bu iki partinin hükümet döneminde yurt dışına Alman askerlerinin gönderilmesinin önündeki engeleri kaldırarak Yugoslavya‘ya  asker gönderdiler. Alman uçakları Belgrat’ı bombaladi. O dönemden sonra Alman askerleri 12 farklı ülkede “görev” yaptı. Bir Alman siyasetci “Almanyanın güvenligi hindikuştan başlar” diyebildi.

Yeşiller Parti`si, barış hareketinin, sınıfsal içeriğe sahip olmayan protest sol hareketlerin,iklim aktivislerinin motoru olduğu geniş muhalefet hareketinin yarattığı iklimde onun kollarında doğdu. Bu muhalefet hareketinin enerjisini, yenileştirici gücünü, tekelci semayenin kurumsal gücüne eklemleyerek, sermaye ye karşı anti-kapitalist çizgiye kaymasını engellemiş, onu düzen sınırlarında tutarak kapitalizme dinamizm kazandırmıştır. Kendisinin doğumuna analık eden kesimlere ve akımlara ihanet etmìştir.
Yeşiller bügün Almanya da Amerikan sermayesi ile bütünleşmiş sermaye gruplarının, askeri sanayi kompleksinin, iyi kazanan orta sınıfların ve gençlerin sınıfsal olmayan iklim hassasiyetini temsil ederek, siyasal arenada tekelci sermayenin sigortası konumundadır.
Tarihsel olarak kendisini doğuran sınıf ve akımlara ihanet etmiş iki siyasi partinin(SPD ve Yeşiller) yaptikları yapacaklarının teminatıdır. Burada iki cümlelik bir hikaye anlatalım. Ormancılar ellerinde baltalar ormana dalmıslar. Habire kesiyorlar. Ulu bir agaç kendisini kesmeye gelenlerin elindeki baltaya bakmış,bakmış kücücük bir şey ama fena kesiyor. Ağaç baltaya seslenmiş “sen o küçük halinle beni kesemezsin,ama, sapın benden”demiş. Tarihsel olarak bizi kolay yenemeyecek olan burjuvazi ,balta misali sapı kökü bizden olanları bize karşı kullanarak, işçi sınıfını her defasinda  yenmiştir.
AfD aldığı %10,3 oy oranı ile kendisinden önceki faşişt yapıların yakalayamadığı bir başarıyı tekrarladı. AfD yi kendisinden öncekilerden ayıran,onu başarılı kılan fark nedir?
Bu fark, tekelci semayenin politikalarında aranmalıdır. Almanya da neo liberal saldırı proğramı daha agresif uygulanacak. Ve yıllardır uygulanan neo-liberal ekonomik-politik; sosyal ekonomik hak gaspları eşliğinde  işçi sınıfını, işsizleri, emeği ile geçinenleri derin bir yoksulluğa itti. Oluşacak tepkiler ise salt polisiye önlemlerle önlenemez. Önümüzdeki süreç çatışmalı, hak gaspları yoğun, yoksulluğun artığı, orta sınıfların eridiği, toplumsal traumaların yaşanacağı bir dönem olacaktır. Sistem bunun hazılıklarına başlayalı çok oldu, epeyce yol kattetdi. AfD önümüzdeki döneme yönelik bir organizasyonudur.
II.Savaşından sonra ABD tarafından bütün ülkelerde örgütlenen, Almanya da adı “Gelen organizasyonu” olan  bu yapı Italya da Gladio Tütkiye de Kont-gerilla olarak bilinir. Fedarel Almanya Cumhuriyetinin yeniden örgütlenmesinde temel oluşturan bu yapı, Almanya’da faşişt örgütlenmelerin örgütleyenidir. ABD ye doğrudan bağlı bu yapıların tek bir görevi vardır. Komunizmle ve sistem karşıtlarıyla mücadele etmek. Avrupa ve Almanya da bu yapıların tartışıldığı “Almanya nın bilinen sırrı” başlıklı duvar yazısında yayınlanan makaleyi öneririz[2].
AfD bu yapının legal siyasal örgütlenmesidir. Uzun yıllara yayılan şiddet ve eylemler dizisinin “kurucu yapı faktörü” olduğu bir süreçte, ilticaya karşı ırkcı gösteriler temelinde halk hareketi olarak ortaya çıkan bu hareket AfD olarak partileşmiştir. AfD bu seçimlerde %10,3 oranı ile sistem içinde ırkcı-faşişt kimliği ve tarzı siyasetin legal, meşru platformlarına kalıcı olarak taşımıştır. Bu topluma dalga dalga yayılacaktır.
AfD önümüzdeki süreçte; tekelci sermaye ve onun yönetici kliginin ihtiyaçlarına göre gündem değiştiren, tansiyon ayarlayan “ayar aracı” bir maymuncuk  işlevi görecektir. Resmi kurumların yapamadığını yapan “yapı” olarak, “derin”lerden  gelenlerin müdahalesinde eyleyen olarak onlara, meşru bir siyasal kimlik ve kamuflaj sunacaktır.
Egemen sınıflar sokağın kontrollü hakimiyetine hazırlanmaktadır. Ezilenlerin mücadelesini çarpıtmak, sınıfsal niteliğini arka plana düşürüp, şiddet sarmalında eritmenin mekanizmalarından bir tanesidir.AfD,CDU/CSU gibi partiler, ortaçağdaki dinin, günümüzde partileşmiş halleri olarak geleneksel olarak anti-komunist oluşumlardır. CDU seçimlerde komunizm korkusu oluşturmak istesede II.Dünya savaşından sonra bütün seçimlerdeki en düşük oy oranı ile hezimet uğradı. CDU 5 yıl öncesine kadar kendi sağına parti sokmamiştır. Şimdi var. Bu CDU ya, aynı kapıya çıkan, iki etkide bulunacak. Birinci olarak daha da sağa kayıp, AfD nin söylem ve politikalarını da kapsayıp onu içermek. İkinci olarak AfD yi içeremese bile onun basıncı altında yine daha sağa kaymak.
Sol Parti (die Linke) bir önceki seçimlerde aldığı oy ranının yarısını kaybederek 4,9 oranında oy ile baraj altı kalarak hezimete uğradı. (Sol Parti seçim barajı olan %5’i geçememesine rağmen Alman yasalarına göre 3 milletvekilinin yüksek oy oranıyla doğrudan parlamentoya girmesinden dolayı Federal Mecliste gurup kurma hakkını tekrar kazandı)  Bu yenilgi; bütün ezilen, sömürülen,emeği ile geçinen her kesimin, işsizlerin, sosyal yardımla geçinenlerin,göçmenlerin, emeklilerin seslerinin kısılmasına,taleplerinin duyulmamasına yol açacaktır. Ezilenlerin, horlananların, sendikaların, palemento dışı solun, barış hareketinin talepleri daha kolay görmezden gelinecek, yok farz edileceklerdir. Toplumun duyarlı, aktif kesimlerinde umutsuzluğun, yılgınlığın yayılmasına neden olacaktır.
Bu yenilgiye Sol Partinin kendi politikaları(ya da politikasızlığı) neden olmuştur. Parlementerizmin komforuna kapılıp; parti proğramındaki kamucu siyaset eksikliğini görmeyen, tartışmayan, partiyi sürekli sağa çeken, palemento dışı siyasal-sosyal muhalefetle ilişki kurmayan, barış hareketinin taleplerini görmeyen, sendikalarla ilgilenmeyen parti; işçilerle, işsizlerle,çalışmasına rağmen sosyal yardıma muhtaç olanlarla, göçmenlerle kısaca toplumun alt ve sorunlu kesimlerleri ile ilişkili olup onların sesi olması gerekirken hiç ilgilenmedi. Hiçbir şey partiyi derin uykudan uyandıramadı. Toplumla bağları kopan parti hiç bir konuda toplumun ihtiyacı olan sol bir duruş sergileyemedi. Toplumun bu bunalmışlığında SPD  ve CSU’lu Söder bile sosyal politikalardan bahsederken, sendikaların işlevsizleştìği düşük ücretlerin genelleştiği, Leih(Taşeron) fimaların başlı başına bir sektör olduğu, yüksek kiraların yarattığı sorunlar, özeleştirmeler, enerji piyasasındaki katlanan soygun, toplumun 1/3 nin yoksulluk içinde yaşadığı dönemde kamucu, sağlık, haberleşme, eğitim, enerji alanlarında kamulaştırıcı, dayanışmacı sol politikaların tam zamanı iken parti yöneticileri koalisyon pazarlikları içinde partinin sol kimliğini tümden kaybettirdiler. Bu ugurda NATO nun kabulu, yurt dışı operasyonları onaylama vs gibi sağ siyasetlerde Koalisyon pazarlıklarında SPD ve Yeşiller in kararlarını değıştırmemiş Sol Parti ile beraber olmayacaklarını açiklamışlardır. Parti proğramına rağmen partiyi onlara yamama çabası partiyi,sosyal-demokrasinin müsvettesi haline düşürdü. Aslı varken müsvetdeye kimse oy vermez, vermedi de. Sol Parti seçimleri kendisi ile onlar (tekelci sermaye partileri) arasında bir seçime dönüştürememesi, koalisyon pazarlıkları, Afganistan konusunda palementodaki son oylama da parti grubunun bölünmesi, parti yöneticilerinin basında birbiriyle tartışması, eyalet yönetimlerindeki kötü performansı, partiyi diğer partilere bezetmiştir. Bu benzeme, farkın ortadan kalkması hezimeti getirdi. Nitekim Sol Partiden 820 bin oy SPD ye, 610 bin oy Yeşillere gitti. 520 bin Sol Parti seçmeni sandığa gitmedi. Bu miktar oy da kaybedilen oy miktarıdır[3].
Sınıf temelli anti-kapitalist, anti-emperyalist, anti-fasişt siyaset  temelinde toplumda mücadele dinamiklerine yaslanıp, onları ortak hedeflere yönelten, sokağin gücünü harekete geçiren bir sol Almanya’da temel ihtiyaçtir. Sol Parti ya bunu becerecek, (mevcut parti yapısı ile imkansız gibi) ya da başka bir yol bulunacaktır. Belkide bu seçimin en hayırlı sonucu bu olacaktır.
Seçim sonuçlarının ürettiği başka bir sonuç ise dünya da Alman empeyalizminin daha saldırganlaşacağıdır. Dünya daki paylaşım bölgelerinde orta-dogu da,balkanlarda, kafkasyada afrikada, pasifikte Alman plitikası ,silahları  daha da görünür olacaktır. Çin ve Rus düşmanlığı, yaptırımcı siyaset ,barış düşmanlığı, yeni ittifak arayışları bu dönemin karekteristiği olacaktır.
Sol Parti hariç seçime katılan partiler neo liberal saldırı siyasetinin sözcüleri ve uygulayıcıları olmaları babında birbirinden farkları yok. Bu nedenle hanği koalisyonun olacağı, başbakanın Scholz mu ya da Laschet mi olacağı önemli değildir.

[1] https://www.bundestagswahl-2021.de/ergebnis/

[2] https://duvaryazisi.org/2021/07/06/almanyanin-bilinen-sirri-bitmeyen-irkci-kiyimlar-haci-akif-cengiz/

[3] https://www.spiegel.de/politik/deutschland/bundestagswahl-2021-ergebnis-der-waehlerwanderung-im-detail-a-cebdad34-f727-4f07-b5d1-fe39d1245275

Foto: taz